Ana içeriğe atla

13 Haziran 2017

Bu hafta güzel başladı gibi sanki.. 

Daha dün bir bugün iki ve çok basit bir işlem için bile çizim programıyla uğraşmak benim için mutluluk verici.. 

Kaptırıp, dinlenmeksizin kaybediyorum kendimi birde ben. 

Öğleden sonra gözüme kestirdiğim kısımı ha bitirdim bitiricem diye sayıyorum; on, dokuz, sekiz.. Sonunda mis gibi bir kahve içeceğim; ohh. 

Sonunu göremeden "Hadi Lida göreve gidiyoruz." diye bir ses duydum. İnanamadım; ben, gerçekten mi? 

Döndüğümde bitirdim hatta kahvemi bile içtim. Apar topar toparlanıp derse gidicem diye düştüm yollara.. En çabuk yürüyerek gidiliyor ve onca yolu yürmekten hâlâ usanmadım. Bu duruma ben bile şaşırıyorum.. 

Yolda başladı yapılacaklar kafamda dönmeye; ya öyleyse ya böyleyse.. Birde tam çıkarken duydum bürokratik işler, algılaması bile güç.

Kulağımda popüler şarkılar; kafada kurgular kuruntular.. Lili ile de görüşemedim; köye gitmişti, ne etti ki? Bak yine Kıbrıs Şehitleri Caddesine geldim, yine ulaşamadım.. Neyse derse yetişeceğim daha ben. 

O arada biri çıktı karşıma. İnanamadım.. İnanamadım.. Nasıl özlemişim, nasıl.. Balıkesirde üniversite sınavına hazırlanırkenki hocam. Benim için diğerlerinden biraz farklı hocalarımdan.. Nerdeyse on sene olacak; ve imkânı yok karşılaşmamızın. İnanılır gibi değil; Tanrım nasıl denk getiriyorsun öyle, aklım almıyor.. Mutluluktan uçtum uçtum.. Ayıla bayıla gittiğim dersim olmayaydı keşke bile dedim.. 

Hey gidi Alsancak.. Beni nelerle karşılaştırdın.. Eve gidene kadar hepsi tek tek gözümün önüne geldi.. 

Konak'ın en merkezi yerinde konaklayıp Alsancak'ı bir ay boyunca bulamayışım. Ha, bunun bir garı var nasılsa diyip; garı arkama alarak bir sokağa dalmıştım en sonunda. Gariptir o sokak hangisi hatırlamıyorum şuan. Bayılırım Rum evlerine; hayran hayran aheste aheste ilerlerken sokakta, karşılaştığım hippi ve transın fazlalığından epey gerilmiştim. O kadar ki, sonrasını da hatırlamıyorum. Sonunda öğrendim ama, hatta her akşam her akşam yemek yemek için gitmeye bile alıştım.

Bir akşam vakti yağmurun altında güneş batışında kırmızı şemsiyemle birlikte deniz ile göğün birleşmesini bile izlemiştim. Sonra arkadan uyuz bir laf atma oldu ve muhattap olmamak için hızlıca uzaklaşmıştım. Ama o manzara hâlâ aklımdadır..

Konaklamak için can atardım, oda epey eski püskü olsa bile. Kafama göre caddeye çıkmak çok zevkli.. Sokak sanatçılarına hayranlığım o ara gelişti galiba.

Derse yetişeyim derken bir tesadüf gelmişti başıma ilkokul arkadaşım uzun uzun yollardan gelmişti yanıma, tesadüf.. Alsancakta buluştuk iyi mi..

Bir ara arabayla gelmeye başladım; hava soğuk, yağmurlu diye. Arabayı bıraktığım yerin yanında bir eski bina.. İçinde de saksafon, piano, saz sesleri.. İzmir müzik akademisi. Bazen öylece durup dinlerdim.. Sonra karar verdim, girdim kapısından içeri. Şartlar olgunlaştığında o eski binadan taşındılar; kutu kutu ofislerin bulunduğu bir iş merkezine. Bırakmadım ama ben, öyle olsun, bırakamam. 

Ve yine derse yetişeyim derken karşıma yurt dışında yaşayan hocam çıktı. Bu cadde çok tesadüflü benim için.. Epey karmaşık bir yaşamım olmasına rağmen..