Ana içeriğe atla

24 Şubat 2014

Buraya yazmakla yazmamak arasında okadar çok kalıyorumki artık, ne yapacağımı şaşırmış durumdayım.. Sadece benim için ekstrem olanlar bile olsa fazla galiba..
Bu da bir yöntem; yaşadığın şehirdeki insanların düşünce tarzı seninkiyle taban tabana zıtsa eğer bir iki denemeden sonra daha fazla boşa tırmalamadan genelleme yaparak uzaklaşman sonucunda da karnının şiş kalmaması için yazmayı seçmen.. Tuhaf değil mi; bazıları seni çok sosyal bilirken bazıları da asosyal biliyor.. (Böyle diyince kendimi ayna gibi hissettim, neyse)
Bir defter veya word dosyası ise eğer her zaman ve her yerde yanında olamıyor; kağıtsap eğer yanlış kişilerin eline geçmesi çok müsait ve düzenlemeye dikkat etsen bile çok yer kaplıyor; blog ise eğer bir türlü sevemedim bu fikri.. Hepsi denendi en bana uygunu ufak sansürlerle buraya yazıp daha sonra arşiv amaçlı fotosunu çekmekti. Ama şimdi farklı bir arşiv arasam iyi olurmuş gibi geliyor, ha bu alışkanlığımı nasıl bırakabilirim bilemiyorum..
Faceyi özellikle okuldaki duyuruları/etkinlikleri takip etmek için zor açık tutuyordum, hiç dondurmadım çünkü bu konuda ya hep ya hiçi savundum. 2013 Ocak ayından beri aktif kullanıyorum ve biraz iyi eleştirilerden gaza gelmiş de olabilirim. Aslında herkesin bakış açısı/kullanım tarzı farklı; sanal, hafiyelik, zaman öldürme, hava atma, haberleşme, oyun oynama... Ama dikkat ediyorum da herkes pek cool.. Bu aslına bakılırsa iyi bi taktik, zaman kazandırır, bende severim..
En sevdiğim üç (laptop, fotoğraf makinası, klima) teknolojik aletimden ikisi (laptop, fotoğraf makinası) tamirde ve ben hâlâ, hâlâ bekliyorum.. 2009da başıma gelen vukaat tekrarlarsa diye korkuyorum, canım yanıyor, alışamadım ve anladımki kendimi hazırlayamamışım; kötü haber tez ulaşır ya tedirginlik var biraz..
Bir inanç vardır: Yağmur yağdığı zaman Tanrı dileğini daha çabuk kabul edermiş.. Bugün hava aşırı kapattı, ben aşırı korktum ama yağmadı yağmur, bu dilekte bir iş var..