2 Nisan 2018
Bu Nisan çok başka olacak, ben inandım..
Akşam vakti gittiğim konserde bi aydığımı hissettim. Eve gidene kadar herzamanki gibi aldığım ses kaydının Yunus olan kısmını sürekli dinledim bu sefer. Evet, o sevgili Yunus Emre..
Olanlara ben hep hayran, hep özenir, ve hep derim: Bende aşık olabilsem, inanıyorum bende aşık olucam; öylesine ulvi... Belki bi Yunus gibi belki Veysel..
Yüreğim yandığında derim: Gel gör beni aşk neyledi, derde griftar eyledi.. Tabi yürek yakan genelde aşk değil arzu, haliyle..
Bu akşam bu çalınmaya başlarken bi semazen çıktı sahneye. Semazen.. Nedir bilirim, belgeselini bile seyrettim fakat hiç canlı görmemiştim. Tasavvufi diye uzak durdum hep, kasten.. Anladım; çok farklı bir enerjiymiş, etkileyici..
Bir anda aşktan kalan, bir tarafta kaçtığım.. Karşımda..
Nöronlar arasındaki elektrik akımını hissettim resmen. Kaçtığım şeyi gözümü kırpmadan hayranlıkla seyrettim.. Neden kaçtım ki.. aşktan, dinden, şiirden.. neden?
Korktum.. Belki kendimden korktum.. Beni anlayan diyor ya; ince fikirli. Hah işte ince ince; onun osunu, bunun busunu anlamaya çalışırken kaybolmaktan korktum.. Korku kaçmama; kaçmamda aslında en çok istediğime bile engel oldu.. Nasıl istemek oldu şimdi bu..
Eve dönüş yolunda yine aklıma geldi. Lisede kayasım olan bi edebiyat vardı; konular ilerledikçe daha derine daha derine merakıma engel olamayıp inancımı sorgulamaktan korktum. Uzaklaştım.. Bir süre sonra yaşadığım ağır bir deneyimde konu en sonunda inancımı sorgulamaya geldi. Atalarımdan gelen öz ve özgürlükle kendi kendime araştıra araştıra inancımı algıladım, oturttum.
Sıra geldi şiire.. :) Tanrının aşık olabilme isteğime yardımı, her tanıştığım insan kendi çeperi kadar şiirle geldi bana.. Ne kadar kıymetli aslında.. Yüreğim kaldırmıyor, beynim algılayamıyor, yok ben şiir sevmem dedim hep.. Korku işte yine.. Kaçmak, inanmamak, alıtında başka anlamlar aramak, agrasifleşmek... korkudan.
Yüzleşelim ozaman.. Ben hazırım.. Aşk için..