Ana içeriğe atla

17 Ağustos 2016

 

"Herkes hakettiğini yaşar." 

Peki buna ne kadar inanıyoruz? 

Sürekli sonucu iyi ya da kötü diye nitelendirdiğimiz, aslında iki niteliğinde ölçü olarak birbirine eşit olduğu seçimler yaptığımızı düşünürsek inanmak çok doğal. 

Bunu başkalarına veya kendi iyi durumlarında söylemek ne kadar kolay. Ya kötü durumlarında? 

Demekki çok anlayışlı, terbiyeli davranmışım; şu başıma gelene bak.. Fark etmeden öfke mi oluştu bu şekilde?

Demekki küstah davranmak gerekiyormuş, bir de madalyonun bu yüzünü görsün bakalım.. Fark etmeden karşıma kişiyi koyup kin mi beslemeye başladım şimdi ben?

Çok saçma ve gereksiz ama bu.. 

 

Uzun süredir sık sık kendini hatırlatıp yüzüme tokat gibi çarpan bir hakettiğim var. 

Kültür olarak taban tabana zıt olduğun kişilerin karşına çıkması çok olası. Yapman gereken; tüm anlayışlılığını ve terbiyeni takınıp etkilenmemek için olabildiğince uzak durmak. Belki en geçerli yöntem bu, belkide benim ne zarar verip nede zarar görmemek için uygulamakta didindiğim yöntem bu. 

Sanırım aşırı ölçüde anlayışlı ve terbiyeli davranışlarım ve onun nüfus kağıdına göre yaşı küçük olanın hiç bir şey bilmediğine olan inancıyla birleşince; ha tabi benim acemiliğim yüzünden yoğun baskı gördüğüm dönemdende epey etkilenmiş olabilir; devamlı bana aşağılıkmışım gibi davranıp tüm küstahlığıyla iş buyurmayı alışkanlık haline getirdi. 

Tuhaf olan adamın ne titiz ve terbiyeli davranışlarıma ne kız oluşuma nede titrime en ufak saygısı yok. Ulen birine bari saygı duy, sanki dünyada bir tek kendisi.. 

Dönem dönem canımı acıttıkça bu böyle olmaması lazım, kişiliğime saygısızlık resmen; bi görmüş geçirmiş büyüklerimden akıl almam lazım diye çok düşündüm. Fakat her zamanki gibi, bunu kendim çözebilirim hissi duydum. Mızmız bi problem yumağı olarak yaşamaktan iyiydi. (Sanki yinede bu yumak oluşmuyormuş gibi.)

Birde bunun abisi vardı inanılmaz boyutta üzüp yıpratmıştı beni. Bilincimde olan tüm yapmamam gerekenlerin içine çekilip yapmıştım. Tanrı kimseyi böylesiyle karşı karşıya getirmesin. 

Ama bunun yaptıklarını kültürüne verip çok oralı bile olmadım, görmemezden geldim. Şimdi bakıyorumda aynıymış resmen, sadece abisinin elinde değneği varmış. 

Bu tarz durumları haketmiş olmak çok üzücü; halimi azıcık hissedip soranlara hep dedim. 

Hakettim ben.. 

 

Başkalarına karşı aşırı anlayışlı olabilirsin. Öyleyse kendine de aşırı anlayışlı olmalısın..

 

Sen hata yapabilme olasılığına karşılık kendine hata payı bırakabilirsin. Fakat karşındaki hata yapmadığına inanan veya yaptığı hataları başkasına paslamayı çok iyi becerebilen biri olabilir, bu çok olası. Evet çok olası; öyleyse senin kendine bol miktarda hata payı bırakman çok yersiz.. 

 

Kendini sevmek, kendine güvenmek, kendine değer vermek kolay yutulacak işler değil.. 

(Anladım ha diyince olmuyor; oldurabilene ne mutlu.)