12 Eylül 2014
Ey İzmir sen misin büyük yoksa ben mi büyük..
(...Yazı içersinde anlam yönünden kopukluk bazen oluyor mu bilemiyorum ama olmasın diye dikkat ettiğim doğrudur. Bu yazıda zaman olarak uygun görmediğim için fotosunu çekmiş olmama rağmen 1 paragrafı (11 satırı) yedim. O sebepten anlamın kopuk olması olası...)
Farklı bir konuya gelecek olursak.. Dün benim hayran olduğum (herkesin alanında dünyadeki 7 kişiden biri dediği) vokoloğum benim taktığım ve onunda aynı bakış açısıyla taktığı milimetrik pot için ne yapılabilir diye bi arkadaşına gitmemi istedi. Müsait olduğum ilk anda netten doktoru bi araştırdım; tamam bölüm aynı ama adamın ilgi alanı/araştırmalarının konusu benim sorunumdan çook farklı, ikiside ayrı bir uç.. Bölüm şu; Rekonstrüktif (yeniden yapma/ çok ürkütücü), Plastik (şekil verme/ bana kullanılan) ve Estetik (görüntü düzeltme/ çok gereksiz) Cerrahi..
Velhasıl İzmir'in ünlü estetik cerrahı ile tanışmış olduk.
Bu konudan dün akşam bahsetseydim eğer çok kötü olabilirdi; benim milimetrik potuma ''Attığım taş ürküttüğüm kurbaya değmez.'' dedi ama ''Senin sadece ilerde göz kapaklarını kaldırtman gerekir. Sürekli açmaya çalıştığından baş ağrısı olur, daha ilerde alnın kırışır ve botoksa ihtiyacın olur.'' dedi. Ee yuh, 24 yaşında ve benim gibi birine botoks dedi ya. Bende kızgınlıkla arkasından ''kuala'' dedim vallaha, tabi arkasından..
Bu sabah fark ettim ki adam ne yapsa/dese beğenmeyecekmişim. Sonra düşündüm eğer benim doktorumun/vokoloğumun arkadaşıysa ve yönlendiriyorsa en azından bilgi olarak güvenilebilir. Evet belkide baş ağrılarımın sebebinde haklıydı..
Yinede son karar haftaya..