29 Ocak 2014
O kadar kötü ki durum, yine de kendime acımıyorum. Çünkü acımak önce yanılmayı sonra pasifleşmeyi getirir.
Geçen gün bir soruyla karşılaştım: "ee ne(ler) yaptın?" Sorun da bu yaa! Hiç boş durmuyor olmama rağmen hiç bir işim tamamlanmadı! Yani yaptığım yok, hâlâ yapıyorum ve malesef sayamayacağım kadar.. Hepsi mi uzun soluklu olur, deli olunası.
Öyle bir seviyeye geldiki beyin; sıkıştımı ağrır, kasıma aralık, aralığa ocak der, tekrar edene sabredemez..
Diğerlerine daha fazla motive daha fazla sabır olsun diye bir işi iptal et, bir saati keyfine ayır.. Ama yok olmuyor giden gittiğiyle kalıyor!.
Geçen sene ne karar verdiysem yarısından caydım, maşallah bu sene daha ilk ayda sıfır cayma. En azından şu üç ayı bi geçirsem birkısmı bitmiş birkısmı yarılanmış olacak, miss..
Bayramdan beri ilk kez çook sevdiğim evime geldim. Ya gelişim karanlıkta ve yağmurda olduğundan ya da başka bir sebepten eskisi gibi mutlu değilim..
Büyük çoğunluğunu kendi kendime oluşturduğum koşturmada giderek yorgun, yanlız, yakınan-laşıyorum.. Ama biliyorum birkaçı aynı anda bitecek ve o zaman bir taşla vurduğum kuşları sayamayacağım aynı şuan yapmaya devam ettiklerimde olduğu gibi..
Burhaniye Ören'de