Ana içeriğe atla

7 Aralık 2016

Mutsuz olmaya o kadar meyilli ki sanki sırf bu iş için programlanmış gibi.. 

Eli kolu boş durmasada daha ne istediğine tam olarak karar verememiş gibi.. 

Sen çabada olmaktan vazgeçmeyince bir süre sonra sonra taşlar yerine oturuyor gibi..

Bir yerlere oturan taşların haline bakıp kat ettikleri yola istinaden çokta mutsuzluğa yer yok gibi.. 

 

Ve itiraf etmek gerekirse; kafandakiler kafanda kaldığı sürece yaptığın yerinde saymaktan çok yol kat etmeye dönüşüyor.

 

Bu aralar arkama baktıkça kaçırdığım fırsatlar beni boğmaya gelen kara sis kümesi gibi. O kadar çoklarki, biri için kendimi teselli etsem, illaki diğeri ondan daha büyük oluyor.

Ama gerçekten şükür ki genel anlamda mutlu bir noktadayım. Belki de ''Daha iyi olabilirdi.'' düşüncesi idi beni mutsuz eden. 

 

Yakın geçmişimde öyle bişey oldu ki hâlâ alışabilmiş değilim. Diyebilirim ki; yıllardır istediğim sonbuluş tamda hayal ettiğim gibi gerçekleşti, hayalimin ötesinde bir yenibaşlangıçla karşılaştım, fakat aslında istemediğim bi durumun içinde buldum kendimi.

Bakarsan artıları çook çok.. Lidaya göre eksileri de çok ciddi, fakat bunları ona akıl verildiğinden daha iyi bir şekilde artılara dönüştürebilir.

Ama şuan Lidanın içinde bir korku var, aslında bu korku için hiç bir sebep yok.. Peki neden? Nasıl kurtulur? 

Bu korkunun temelinde herşeyin kendine göre fazla iyi gelmesi, kötü bişey beklendisi mi.. 

Biliyor.. Korkuların, çok absürtte olsa, başa geldiğini biliyor. Düşünmekten kaçıyor şuan, ve umarım kurtulur..Hatta umarım temelli bir çözüm bulur.

 

Şu bir kaç haftada fark ettim ki: 

''İnsanlara ne kadar çok fırsat verirsen onları o kadar sömürmeye teşvik eder hatta alıştırırsın.'' düşüncem çürüdü sanki. ''Her insan farklıdır.'' ya, işte o sebepten.

Kişinin özünün çok büyük etkisi var yaşamında. Zorluklarla karşılaşınca özüne göre toparlar ya kendini. Kimi daha çabuk, kimi suçlu arayarak, kimi kaçarak, kimi herşeyin gayet farkında... Fırsatlar senden yanaykende öyle. (Biliyordum bunu aslında ama söz konusu ben olunca mükemmeliyetçiliğim kafamı karıştırdı biraz.) Tabi ya; herkesin fırsatları kullanış biçimi farklı farklı, bi etrafına baksana. 

 

Dip not: Tekrar içini yazarak dökebiliyor olmak güzel, gerçekten. Yanından ayırmadığın kaleme, deftere bir anda sarılmak; hatta parmaklarının klavyeyle buluşması; sonunda içinin boşalıp, üzerinde oluşan hafiflik.. 

 

İşte bu aralar favori kelimem: BAKALIM..