30 Haziran 2014
Aylardan Temmuz, Türkiyenin neresinde olursa olsun; balkona çıktığında üşürcesine serinliyorsan, ağustos böceklerinin aralıksız cızırtılarını duyabiliyorsan ve kafanı kaldırdığında uçsuz bucaksız karanlığın üstüne serpilmiş parlak yıldızları görebiliyorsan (hatta birde yaz kokusu var ama burunlarım hafiften tıkalı galiba, pek duyamıyorum) ötesi yok..
Birden fazla duyuya aynı anda hitap edilince odaklanma ister istemez sağlanıyor..
Tam da şu anda tenimi, kulaklarımı, gözlerimi hatta kısmen burnumu bu ana kaptırmışken söyleyin bana; geçmişimi geleceğimi nasıl düşünebilirim, nasıl endişelerimin arasında yitip gidebilirim.. İster miyim?..
Her şeyin bir sonu, başka bir deyişle; her şeyin bir başı var. Ne kadar sevsen, kendini iyi hissetsen, vazgeçmek istemesen, inat etsen ya da her neyse sadece boş..
Bir bakmışsın hafiften üşüyen tenini sinekler ısırmaya başlamış, arabaların sesi ağustos böceklerinin cızırtısını bastırmış, göz kapakların yavaş yavaş ağırlaşmış..
İyi geceler, aynı zamanda iyi gündüzler dilerim efendim..
Sevgi kimsenin yakasını bırakmasın!